Merkez Bankasının faiz açmazı ve doların geleceği

          Aylardır tartışılan konu Merkez Bankasının döviz rezerv açığı ve 'Damadın sattığı dolarlar nerede?' sorusuna yanıtı aranan cevap... Hepimizin gündeminde... Duayen ekonomist Bayram Başaran'ın analizi...

BAYRAM BAŞARAN >> EKO-ANALİZ
(AKAJANS) - 

          Aylardır tartışılan konu Merkez Bankasının döviz rezerv açığı ve “Damadın sattığı dolarlar nerede?” sorusuna yanıtı aranan cevap... Hepimizin gündeminde.

          Önce şunu net söyleyelim; sonra da asıl konumuza geçelim.

         “Bir emtianın üreticisi değilseniz onunla spekülasyona açıksınızdır.” Bir başka şekilde dersek; “Bir emtianın üreticisi değilseniz o mal ile piyasada fiyat oluşturamazsınız.” Üçüncü bir şekli daha var bunu tarif etmenin; “Bir başkasının sahip olduğu mal ile piyasada boru öttüremezsiniz.”

           Özeti; “Basamadığınız dövizi satarak manipülasyonu önleyemezsiniz.” Bu ekonominin temel kuralıdır.

Buradan hareketle; Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervini satarak doların ve ya avronun  yükselişini engelleyemezsiniz. Bu yanlış bir tedavi yöntemidir veya hastayı kaybedersiniz ya hasta sakat kalır ve ya hasta artık mikroplarla savaşamaz hale gelir ve her hastalığa açık hale gelir.

 Bugünkü yaşadığımız durum bu.

 

Ne kadar manipülasyona açık olduğumuzun resmi

 

Bir ülkenin ekonomisinde dalgalanmaların önüne geçebilmek için en az yani minimum 6 aylık ithalatını finanse edecek döviz rezervine sahip olması gerekir. Bir de dün itibarıyla söz konusu döviz rezervi eksi 61 milyar dolar seviyesinde. Dövizi, swap boçlarını borç olarak saymazsanız eksi 46 milyar dolar seviyesinde.  Bunun üzerine bir de 6 aylık ithalat rakamının da garanti olarak, rezerv olarak Merkez Bankası rezervine eklerseniz manipülasyona ne kadar açık olduğumuz açık ve net ortada.

           

Eldeki tek silah geçici faiz artışı

O zaman elinizde döviz baskılayıp ithalattan gelen enflasyonist baskının önüne geçmek için bir tek silah var: “Geçici faiz artışı”.

 Ama bu kez de siyaset devreye giriyor ki “Faiz artışı çözüm değil” diyor. İşte bu noktada realite bitiyor. Çünkü Merkez Bankası bağımsızlığı sona erdi.

 

Özal’ın müdahale girişimini Merkez Bankası Başkanı nasıl engelledi?

 

Benzer müdahaleyi rahmetli Başbakan Turgut Özal da yapmaya kalkmış, müdahaleyi reddeden Merkez Bankası Başkanı, Özal’ı kapıdan çevirmişti. O zaman kulislere yansıyana göre “O dönemin TCMB Başkanı, Merkez Bankasının kapılarını kilitletmiş. Rahmetli Özal da kapıdan geri dönmek zorunda kalmış.”

Laf aramızda bunun yapan Merkez Bankası Başkanı olan Allah uzun ömürler versin halen hayatta.-

Tekrar bugüne gelirsek “Realiteden kopmak uzaklaşmak güveni bitirir. Güven biterse de girdaplar başlar, bugün yaşandığı gibi.”

 

Girdaptan kurtulmak için ne yapılmalı?

 

Peki bu girdaptan kurtulmanın yolu var mı? Bu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim…

Evet elbette var…

-Ekonomi politikaları sil baştan yapılmalı.

- Ekonomi yönetimi şefaf olmalı.

-Ekonomiyle ilgili her türlü anlaşma parası harcanan halka açık ve şeffaf anlatılmalı.

 

(Bir Şirketin para koyan patronlarını düşünün.  Kendinizi bir CEO yerine koyun, şirket ortaklarının parasını harcıyorsunuz ama “Sizin için anlaşmalar yaptım, çok iyi olacak, ama yaptığım anlaşma ticari sırdır, şirketlerimiz için yaptığım anlaşmaları size açıklayamam, siz bilememelisiniz.” denebilir mi? SPK ve şirketin yönetim kurulu en başta CEO’nun çanına ot tıkar.

Kimse de o şirkete yatırım yapmayı dolaylı olarak da bizim vergilerimiz de devletin sermayesi olduğuna göre kimse vergi vermek istemez.  Bu da rahmetli Özal döneminde kurulan fonlar ile başladı ve halen artarak devam ediyor. (O zaman da halkımızın parası ile kurulan fonlar denetim dışıydı.) Halk da vergi vermekten imtina ediyordu.

İşte o zaman da “ekonomik suça ekonomik ceza” dendi, iş sulandırıldı, daha da ileri gidildi; bırak cezayı sürekli aflar çıkarıldı.

Geldiğimiz nokta bu...)

-Ve son madde: Ülkeyi yönetenler güven vermeli siyasiler ekonomi üzerine siyaset yapmamalı hele de iktidar hiç yapmamalı.

Özeti:  Bunlar yapılırsa döviz oynaklığı biter, herkesin para almayanı dövdüğü bir faizlerin (-) olduğu ortamda Türkiye bu kadar yüksek faiz ile borçlanmak zorunda kalmaz….

 

 

 

 

 

Bakmadan Geçme