'SDG'nin Amerikalılara petrol imtiyazına Rusya ve İran da tepkili'

Mevlüt Çavuşoğlu, SDG'nin ülkenin kuzeyinde petrol çıkarma, işleme ve ticaretini yapmak üzere ABD'li bir şirketle sözleşme imzalamasının İran ve Rusya tarafından da kınandığını duyurdu.

(AKAJANS) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, PKK’nın Suriye kolu SDG’nin ülkenin kuzeyinde petrol çıkarma, işleme ve ticaretini yapmak üzere ABD'li bir şirketle sözleşme imzalamasının, 25 Ağustos’ta gerçekleştirilen Astana formatındaki toplantıda Türkiye, İran ve Rusya tarafından kınandığını bildirdi.

 CHP İstanbul Milletvekili emekli Büyükelçi Ahmet Ünal Çeviköz, PKK/YPG terör örgütü güdümündeki sözde “Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG), Suriye'nin kuzeydoğusundaki topraklarda petrol çıkarma, işleme ve ticaretini yapmak üzere ABD'li bir şirketle sözleşme imzaladığına ilişkin haberleri gündeme getirdi.

Çeviköz, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi verdi.

Önergesinde "Suriye Demokratik Güçleri”nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki topraklarda petrol çıkarma, işleme ve ticaretini yapmak üzere ABD'de yerleşik “Delta Crescent Energy LLC" adlı şirketle bir sözleşme imzaladığı basın ve yayın organlarında geniş biçimde yer almıştır. Suriye'nin egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü hedef alan bu sözleşme; doğal kaynakların belli gruplar tarafından kullanılmasının ve Suriye halkının menfaatlerinin zedelenmesinin önünü açmıştır.” ifadesini kullanan Çeviköz, Çavuşoğlu’na şu soruları yöneltti:

1- 1 Temmuz 2020 tarihli Astana Zirvesi toplantısının sonunda yayımlanan bildirinin dördüncü maddesinde “Liderler Suriye Arap Cumhuriyeti'ne ait olması gereken petrol gelirlerine yasadışı şekilde el konulmasına ve transfer edilmesine yönelik itirazlarını beyan etmişlerdir." denilmektedir. Bu sözleşme hakkında Astana sürecinin garantör ülkelerinden herhangi birine bilgi verilmiş midir? 

2- 1 Temmuz 2020 tarihli Astana Zirvesi'nde mutabık kalınan bir konu olması ve uluslararası hukukun gereğince, Türkiye'nin Suriye halkının tümünün menfaatlerini samimiyetle savunması beklenirken, Dışişleri Bakanlığı sözleşmenin basına yansımasından günler sonra gecikmeli olarak bir açıklama yapmıştır. Bu durum Türkiye'nin sözleşmeye sessiz kaldığı yorumlarına yol açmıştır. Dışişleri Bakanlığı önemli konularda daha önceki açıklamalarını güncel olarak yaptığı halde söz konusu sözleşme ile ilgili açıklamanın gecikmeli olarak yapılmasının sebebi nedir? 

3- Türkiye bu konuda Astana sürecinin diğer garantörleri olan Rusya ve Iran ile herhangi bir danışmada bulunmuş mudur? Suriye'nin egemenlik ve bağımsızlığına yönelik bu davranışa karşı Astana süreci ortaklarının birlikte bir değerlendirmesi olacak mıdır? 

4- Dışişleri Bakanlığı olarak petrol konusunda, gecikmeli de olsa, göstermiş olduğunuz bu duyarlılığı Suriye Arap Cumhuriyeti'ne ait tarım ürünleri, özellikle de zeytin ve zeytinyağı konusunda göstermeyi düşünüyor musunuz? 

Çavuşoğlu’nun cevapları

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, soru önergesine cevabında, Suriye'de bölücü gündemini ilerletme arayışındaki PKK/YPG terör örgütü, bir süreden beri Suriye'nin doğal kaynaklarını gasbetmeye çalıştığını, bu girişimlere karşı müteyakkız olunması gerektiği yönündeki mesajların öteden beri Astana garantörü ülkelere de verildiğini bildirdi. 

Çavuşoğlu şunları kaydetti:

“Türkiye de dahil olmak üzere Astana garantörü üç ülke, sadece Suriye halkına ait olması gereken petrol gelirlerine yasadışı şekilde el konulmasına ve transfer edilmesine karşı itirazlarını, 10-11 Aralık 2019 tarihlerinde Nur-Sultan’da Astana formatında yapılan Suriye konulu 14. yüksek düzeyli toplantıdan bu yana müşterek tutum olarak ortak açıklamalarına yansıtmaktadır. Söz konusu müşterek tutum, Astana formatında son olarak 1 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleştirilen zirve toplantısı sonucunda yayımlanan ortak açıklamada da yansımasını bulmuş olup, PKK/YPG terör örgütü güdümündeki sözde “Suriye Demokratik Güçleri”nin ABD'de yerleşik “Delta Crescent Energy LLC” adlı şirketle sözleşme imzalaması, anılan zirveden daha sonraki bir tarihte vuku bulan bir gelişmedir. 

Söz konusu gelişmenin duyurulmasının hemen ardından Washington Büyükelçiliğimizce girişim yapılmış, 3 Ağustos 2020 tarihindeki yazılı açıklamamız vasıtasıyla, uluslararası hukuku hiçe sayarak Suriye'nin toprak bütünlüğü, birliği ve egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına giren bu adıma karşı tepkimiz uluslararası kamuoyuyla paylaşılmış, hiçbir meşru saikle gerekçelendirilemeyecek olan bu tasarrufun asla kabul edilemeyeceği vurgulanmıştır. 

Açıklamamızın akabinde, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Bakanlığımıza çağırılmış ve sözleşmeden duyduğumuz rahatsızlık vurgulanmıştır. Keza, ABD makamları nezdinde yapılan diğer girişimlerle de ABD'nin bu adımını gözden geçirmesi yönündeki beklentimiz tekrarlanmıştır. 

Suriye Anayasa Komitesi'nin üçüncü toplantı turu marjında 25 Ağustos 2020 tarihinde Cenevre'de Bakan Yardımcısı düzeyinde gerçekleştirilen Astana formatındaki toplantıda söz konusu gelişme de ele alınmıştır. Toplantı sonucunda yapılan ortak açıklamada, Suriye'ye ait olması gereken petrol gelirlerine yasadışı şekilde el konulmasına ve transfer edilmesine karşı çıkılması hususunda üç ülke arasındaki müşterek tutum teyit edilmiş ve bu bağlamda, anılan şirket ile terör örgütü arasında, söz konusu örgütün ayrılıkçı gündeminin bir parçası olarak yapılan yasadışı anlaşma kınanmıştır.”

Bakmadan Geçme