Menderes'i astıran Başol DP'nin '14 Mayıs' villa kooperatifinden ev almış
27 Mayıs darbesinin 61'inci yılında yeni belge: Menderes ve arkadaşlarını asan Salim Başol DP'nin '14 Mayıs' villa kooperatifinden ev almış. İnönü'nün kızı Özden Toker, eşinin Akis dergisinde Başol ve ailesine methiyeler düzmüş.
(AKAJANS) - Yassıada'daki Yüksek Adalet Divanı Başkanı, yani Adnan Menderes ve arkadaşları hakkındaki idam kararını veren Salim Başol'un, geçmişte, Menderes'i iktidara taşıyan 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlere atfen "14 Mayıs Villa Kooperatifi" adı verilen kooperatife katılıp villa aldığı ortaya çıktı.
EkoHab Haber Ajansı'nın haberine göre, CHP'nin 27 Mayıs darbesinin tam ortasında olduğuna ilişkin yeni bir belge eski Akis dergisinin sayfaları arasında yer aldı. Belge 16 Nisan 1961 tarihine, darbeden sonra, Başbakan Menderes ve arkadaşlarının asılmasından 6 ay öncesine ait.
O dönemde İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker eşi Metin Toker'in yayımladığı CHP'nin yayın organı Akis dergisi için "Eşlerinin Ağzından Günün Adamları" dizisi altında söyleşiler yapıyor, Ankara sosyetesini tanıtıyordu. Söz konusu dergide İnönü'nün kızı Özden Toker'in Yassıada'da duruşmalarını yürüten Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol'un eşi Meliha Başol ile bir söyleşisi 27 Mayıs-CHP ilişkisini kanıtlamaktan başka satır aralarında bir başka utanç vesilesini daha ortaya koyuyor.
Ankara'nın Gaziosmanpaşa semtinde meşhur 14 Mayıs Evleri, 14 Mayıs Yapı Kooperatifi tarafından inşa ediliyor. Çok partili hayat sonrası 1950 seçimlerini kazanan DP'li vekiller tarafından kurulmuş olan kooperatif adını DP'nin seçimleri kazandığı tarihten alıyor. Sitenin mimari proje onay tarihi Nisan 1951. DP'li milletvekillerinin kurdukları bu sitenin tanıdık bir üyesi daha var: O da kendisi ve ailesinin Ankara'nın en mutena semtinde villa sahibi olmasını sağlayan kişileri daha sonra dar ağacında sallandıracak olan Yassıada'daki Yüksek Adalet Divanı Başkanı mahkemeleri başkanı Salim Başol. Özden Toker'in söyleşisinde villa meselesi şu satırlarla yer alıyor:
"Ailenin şimdilik en mühim derdi ev meselesi. Yedi senedir oturdukları bu (Ankara Kızılırmak Sokak'taki) daire satılmış. Mal sahibi kendisi oturacağı için, Başollara çıkmak düşmüş. Haziranda daireyi teslim edecekler. 14 Mayıs Kooperatifinde iki katlı bir evleri var. Onun bir katına çıkmak mümkün ama, Temyiz Mahkemesine uzak kalacak diye tereddüt ediyorlar. Salim Bey yürüyerek gidebileceği, yemeklere dönebileceği bir yer istiyor.
Meliha Hanım, 'Salim Bey bu tarafları çok sever' diyor ve hemen ilave ediyor:
'-Aman, sıhhati bozulmadan Yassıada Mahkemeleri bitsin de evine dönsün. En büyük arzum duam bu!"
“Doğrusu yakışıklılığını da…”
Özden Toker'in yansıttığı “Başolların evi” sahnesi, Yassıada'da dehşet mevsimi sürerken Ankara'nın çağdaş ailesinin CHP “krem dö la kremi” üzerinde ne denli etkili olduğunu sergiliyor:
"Evin reisi, her zamanki gibi erkenden, 6.30'da uyanmış, açık pencere karşısında yarım saatlik jimnastiğini yapmıştı. Soğuk bir duştan sonra neşeyle kahvaltısına oturmuş, karısıyla, yetişmiş oğluyla şakalaşarak çayını içmişti. İşine gitmek üzere yola çıktığında vakit hala erkendi. Ama niyeti yürümekti. Sonbahar sabahının temiz havasını derin derin içine çekerek, Kızılırmak tepesinden aşağı doğru inmeye başladı. Sokaktaki çocuklara aşina olduğu anlaşılıyordu. Kiminin başını okşuyor, kimisine gülüyordu. Zaten 7 senedir bütün mahalleli 'Reis bey' diye tanıdıkları bu güler yüzlü, esmer, ortadan uzun boylu adama alışmış, onu benimsemişlerdi. Ancak kendisinde o tarihte, öyle bir fevkaladelik bulan yoktu. Komşu apartmanlardaki hanımlar ne favorilerinin ne de kalın kaşlarının arasındaki benin farkındaydılar. Doğrusu yakışıklılığını da balkondan arkasından bakan karısından başla açıktan söyleyen mevcut değildi..."
İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker'in komşu apartmanlardaki kadınlardan daha cesur davranıp Salim Başol'un "yakışıklılığını" açıktan söyleyen ikinci kişi olduğuna tanık oluyoruz. Toker Başol'un "yakışıklılığını" röportajın diğer bölümlerinde görselleriyle de kanıtlamaya çalışıyor. Başol ailesinin sırlarını neşe fışkıran satırlarla dökmeye devam
Röportaj, Menderes ve arkadaşlarını darağacına gönderen Salim Başol ve ailenin sırlarını neşe fışkıran satırlarla dökmeye devam ediyor. Bu vesileyle Yassıada süreçlerine, CHP'nin darbenin bizzat içinde olduğunu kanıtlayan itiraf niteliğindeki satırlarla karşılaşıyoruz:
"-(Yargıtay) Temyiz Mahkemesinde Birinci Ceza Dairesi reisi olan Salim Başol öğleyin eve döndüğünde halinde bir fevkaladelik hissediliyordu. Ama hanımı sormadı, kocasının huyunu bilirdi. Nasıl olsa birazdan o her şeyi kendiliğinden anlatacaktı... O sabah Adliye Bakanı Amil Artüs, Salim Başol'a Yüksek Adalet Divanı Başkanlığını teklif etmişti. Meliha hanım şaşırdı. O anda hatırından, verilen vazifenin büyüklüğü, şerefiyle beraber ağırlığı, mesuliyeti ve yorgunluğu geçti. Endişe ile kocasına ne cevap verdiğini sordu. Başol kabul etmemişti. Bunun üzerine kendisine mühlet verilmişti..." Ne kadar “tarafsız” bir hukukçu olduğunu kanıtlama çabası
İnönü'nün kızı Özden Toker, Salim Başol'un ne kadar "tarafsız" (!) bir hukukçu olduğunu kanıtlamaya özel çaba gösteriyor:
"Başol ismi kimin, nereden hatırına gelmişti? Siyasetle yakından uzaktan hiçbir alakası yoktu. Şüphesiz ki, Temyizin Birinci Ceza Dairesi Reisi olarak son 7 senede elinden birçok siyasi dava geçmişti. Hatta bu davaların en meşhurlarının altında hep onun imzası vardı. Ama bunlar adli meselelerdi. Kanunlara ve kendi vicdanına göre hüküm vermişti, sempati veya tarafgirlik bu mevzularda hiç rol oynamamıştı. Mahkemede olsun, dışarıda olsun onun şu veya bu parti lehinde konuştuğunu şu veya bu iş hakkında fikir beyan ettiğini duyan olmamıştı."
"Kararlardan evvel nasıl ona tesir etmeye kalkışmıyorlarsa, kararlardan sonra da onu cezalandırmaya çalışmıyorlar. Muhakkak ki Salim Başol, hakim olarak en büyük imtihanını o zaman vermiştir. Eğer iktidar onda tesir altında kalmaya bir temayül görseydi ve eğer Başol bitaraf hakimliğini unutup bir an için heyecana kapılmış olsaydı hakimlik mesleğinin sonu gelmiş demekti. Bunlar olmadığından ona dokunamıyorlar."
CHP'li Toker'in röportajında Başol ailesinin DP'ye yönelik antipatisine de belli belirsiz satır aralarında tanık oluyoruz:
"(Salim Başol'un oğlu Güngör) Kızılay'daki bütün talebe nümayişlerini Bulvar üzerindeki Mühendisler Birliği'nin balkonundan seyretti. Akşamları da ailesine hadiseleri, teferruatıyla anlatıyordu. İstanbul Üniversitesi'nde Rektör dövüldüğü günün gecesi Başolların evinde kimsenin gözüne uyku girmedi." 27 Mayıs sabahı: “Bu başka türlü bir av”
"27 Mayıs Sabahı, saat 3 civarında baba oğul silah sesleriyle uyandılar. 'Allah Allah bu saatte ava çıkan kimdi?' Çok geçmeden bunun başka türlü bir av olduğunu anladılar..."
"Bütün yakınlarından fazla Güngör babasının bu tarihi vazifeyi kabul etmesini istedi. Onu iyi tanıyordu. Bu şerefli işi ondan iyi yapacak insan zor bulunurdu."
"Salim Başol sıhhatine çok düşkün bir insan. Her sabah muhakkak jimnastik yapar. Geçen yaz tuhaf bir hadise olmuş. Erdek'te plajın bir köşesine çekilmiş günlük hareketlerini yapıyormuş. Genç bir hanım yaklaşmış. 'Affedersiniz, siz jimnastik öğretmeni misiniz?' diye sormuş. Tabii Başol kahkahayı atmış."
CHP'linin röportajından sempatik hakimimizin "kahvesini az şekerli, çok kahveli, bol köpüklü istediğini, Yassıada mesaisi başladıktan sonra tek tük içtiği sigarayı bıraktığını, içkiyle oyun ile hiç alakası olmadığını öğreniyoruz.
Salim Başol'un akraba evliliği yaptığını da anlıyoruz. Meliha Hanım, kocasıyla akraba oluyor. Babasıyla Salim Bey teyze çocukları. Anadolu'nun bazı kesimlerinde akraba evlilikleri çok ve yaygın. Bayan Başol arada oğluna "Biz seninle kardeş torunlarıyız." diye takılıyormuş. Annesi ve dolayısıyla Salim Başol'un ailesi Karslı. Orada Kadıoğlu adıyla biliniyorlar. Rus işgalinde kaçıp Yozgat'a yerleşiyorlar. “Şansına! O gün de Bebek Davası varmış!"
"Salim Bey 3 Ekim 1960'ta Ankara'dan ayrılmış. Cumhuriyet Bayramı'nda Meliha Hanım diğer hakim eşleriyle beraber Gölcüğe gitmiş. Bayramı orada, kocalarıyla geçirmişler. Meliha Hanım ancak o zaman Yassıada duruşmalarına gidebilmiş. Şansına! O gün de Bebek Davası varmış!" “Heybeliada'da rahatı yerinde”
"Salim Başol şimdi her zamandan çok kendine bakıyor. Tabii her zamankinden de fazla çalışarak. Heybeliada'da rahatı yerinde. Akşamları radyoda Yassıada Saati'ni dinledikten sonra, diğer arkadaşlarının oyunlarına, sohbetlerine iştirak etmeden, dosyalarını alıp odasına kapanıyor. Meliha hanımın endişesi de fazla çalışıp kendisini yormasından."
"Salim Başol'a gelen mektupların haddi hesabı yok. Kocasının hayranları, Meliha Hanım'dan resim istiyorlar. O da bunu kendisine iş edinip Salim Bey'i eline geçirince masanın başına oturtuyor, resimleri imzalatıyor. Genç komşusuna varıncaya kadar bütün arkadaşları ona şaşıyorlar. 'Kızmıyor musun?' diyorlar. Meliha Hanım omuz silkiyor. Kızacak ne var?" Salim Başol'un en sevdiği gazete hangisi?
CHP'nin 27 Mayıs darbesinin tam ortasında bulunduğunu kanıtlayan röportaj aşağıdaki satırlarla uzayıp son buluyor:
"Yassıada duruşmalarını dinleyenlerin hepsinin merak ettikleri diğer bir suali soruyorum. Son on senelik hadiseleri, kocası nasıl bu kadar yakından takip etmiş? Meliha Hanım'a göre kocasının alakası her okumuş adamın alakası kadar... Yalnız hafızası çok kuvvetliymiş. Okuduğunu unutmazmış. Eskiden beri Cumhuriyet okurlarmış. Ankara geldikten sonra Ulus'la (DP'yi destekleyen gazete) Zafer'i de almağa başlamışlar. Yalnız son zamanlarda ikincisini bırakmışlar. İsim unutmaz simaları karıştırırmış. Şimdi sokakta selam verenleri hatırlamaya çalışmıyor bile, tabii meşhur olmanın rahatlığı var..."