- Haberler
- Hayat
- Birleşmiş Milletler IPCC Çalışma Grubu'ndan çağrı: '2030 yılına kadar emisyonları yarıya indirebiliriz'
Birleşmiş Milletler IPCC Çalışma Grubu'ndan çağrı: '2030 yılına kadar emisyonları yarıya indirebiliriz'
İnsanlığın önündeki en büyük krizlerden biri olan iklim değişikliği, Türkiye de dahil tüm dünyada her geçen gün kendini daha da hissettiriyor. Uzmanlar, dünyada canlı yaşamını tehlikeye atabilecek büyüklükte bir iklim değişikliğinin önüne geçmek için sıcaklık artışının bu yüzyıl sonunda 1,5 santigrat dereceyi aşmaması gerektiğini vurguluyor.
İnsanlığın önündeki en büyük krizlerden biri olan iklim değişikliği, Türkiye de dahil tüm dünyada her geçen gün kendini daha da hissettiriyor. Uzmanlar, dünyada canlı yaşamını tehlikeye atabilecek büyüklükte bir iklim değişikliğinin önüne geçmek için sıcaklık artışının bu yüzyıl sonunda 1,5 santigrat dereceyi aşmaması gerektiğini vurguluyor.
İklim değişikliğine çözüm arayan Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Çalışma Grubu’nun son raporuna göre ise ‘durum acil ve 2030’a kadar emisyonları en az yarı yarıya azaltmak için tüm sektörlerin önünde fırsat’ var. IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, “Küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlamak istiyorsak bunu şimdi yapabiliriz ya da asla yapamayız. Tüm sektörlerde acil ve derin emisyon azaltımları olmadan bu hedefe ulaşmak imkansız” dedi.
“İklim değişikliği, bir asırdan fazla sürdürülemez enerji ve arazi kullanımının, yaşam tarzlarının ve tüketim ve üretim kalıplarının sonucudur” diyen Skea’ya göre bu rapor, şimdi harekete geçmenin, insanlığı daha adil ve daha sürdürülebilir bir dünyaya nasıl taşıyabileceğini gösteriyor.
IPCC’nin III. Çalışma Grubu’nun (İklim Değişikliği 2022: İklim Değişikliğinin Azaltılması) raporu, iklime dirençli kalkınmayı mümkün kılmak için var olan fırsat penceresinin hızla daraldığı konusunda uyarıda bulunan IPCC Çalışma Grubu II’nin (Uyum) kısa süre önce yayımladığı sonuçları destekliyor. 1,5 derece hedefine ulaşmak için dünyanın yıllık karbondioksit (CO2) emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 48 azaltması ve 2050’de net sıfıra ulaşması, metan emisyonlarını 2030’a kadar üçte bir oranında azaltması ve 2050’ye kadar neredeyse yarıya indirmesi gerekiyor.
IPCC raporu, nükleer enerjinin önemini bir kez daha gözler önüne sererken, küresel ısınmanın sınırlandırılması için aralarında nükleer enerjinin de bulunduğu düşük karbonlu enerji kaynaklarının tercih edilmesi, “iklim değişikliğiyle mücadelenin reçetesi” olarak gösteriliyor. Raporda, mevcut ve halihazırda planlanan fosil yakıt projelerinin iklimin kaldırabileceğinden daha fazla olduğu belirtilerek, daha fazla projenin daha fazla emisyona neden olacağına dikkat çekiliyor.
Nükleer enerji ve acil eylemler
Dünya Nükleer Birliği (WNA) Genel Müdürü Dr. Sama Bilbao-y-Leon, son IPCC’nin raporunun, nükleer enerjinin şimdi ve uzun vadede iklim değişikliğinin sınırlandırılmasında önemli bir rolü bulunduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Sama Bilbao-y-Leon, nükleer enerjinin sunduğu katkının en üst düzeye çıkarılması için gereken acil eylemleri ise şöyle aktardı:
“Mevcut nükleer reaktörlerin, iklim değişikliğini azaltma potansiyeli en üst düzeye çıkarılmalı. Mevcut reaktörlerin işletimini genişletmek, daha fazla düşük karbonlu elektrik üretmek için halihazırdaki en düşük maliyetli seçeneklerden biridir. Finansmana erişim sağlayarak ve lisanslama ve düzenleme süreçlerini modernize ederek yeni nükleer santrallerin kurulumuna ivme kazandırmak için acilen adım atılmalı. Bu yeni santraller uzun vadeli sürdürülebilir bir gelecek için temiz, düşük maliyetli ve güvenilir bir elektrik karışımı sağlamaya yardımcı olacaktır. Daha yüksek aralıklı üretim payları ile geleceğin elektrik sistemlerinin güvenilirliğini güvence altına alabilecek, sanayi sektörünün karbondan arındırılmasına yardımcı olmak için yüksek sıcaklıkta ısı sağlayabilecek, düşük karbonlu merkezi ısıtma ve temiz hidrojen üretimi sağlayacak yeni nükleer teknolojilerin geliştirilmesine yatırım yapılmalı.”
Enerji sektöründe 10 yıl içinde emisyonlar azaltılabilir
Raporda, 10 yılda karbon emisyonunun azaltılması yönündeki çabaları en üst düzeye çıkarmanın yanı sıra uzun vadede derin karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyulacak adımları belirlemenin önemi vurgulandı. IPCC raporuna göre, "enerji sektöründe emisyonları azaltma seçeneklerinin yaygınlaştırılmasına yönelik geniş tabanlı bir yaklaşım, önümüzdeki on yıl içinde emisyonları azaltabilir ve 2030 sonrasında daha da derin azalmalar için zemin hazırlayabilir."
Raporda ayrıca “yenilenebilir kaynaklar, nükleer enerji ve karbon yakalama ve depolama (CCS) yöntemi ile düşük karbonlu hale getirilen biyoenerji gibi fosil yakıt kaynakları”na geçiş yapıldığında elektriğin daha yaygın bir enerji taşıyıcısı haline gelmesinin beklendiği belirtildi.
Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele
Enerji ihtiyacının büyük bölümünü iklim krizine neden olan fosil yakıtlardan karşılayan Türkiye’de fosil yakıtların payı 2021’de artarak yüzde 64’ü geçti. Güneş, rüzgar gibi düşük karbon emisyonuna sahip yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarının da arttığı ülkede, 2053 “Net Sıfır Emisyon” hedefi doğrultusunda yeşil dönüşüm hazırlıkları yapılıyor. Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ise iklim krizi ile mücadelede önemli kilometre taşlarından biri olarak değerlendiriliyor. Rosatom tarafından Mersin’de inşa edilen Akkuyu, her biri 1200 megavatlık VVER-1200 tipi III + nesil Rus tasarımına sahip 4 reaktörden oluşacak. Toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak santralin, tam kapasite devreye girdiğinde yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretmesi ve Türkiye’nin elektrik talebinin yüzde 10’unu karşılaması öngörülüyor. Akkuyu NGS’nin faaliyete geçtiğinde tek başına yılda 17 milyon ton karbondioksit emisyonunu önleyeceği öngörülüyor. Sıfır emisyonla, çevreye zararlı sera gazı salımı yapılmadan, kesintisiz elektrik üretilebilecek santralin 60 yıl olarak planlanan işletme ömrünün 20 yıl daha uzatılma imkanı bulunuyor.